Türkiye’ye Umut Olabilecek Bir Kavram: Sosyal Girişim 0 2691

Dünyada sosyal girişim adına yapılan çalışmalar ekonomik ve sosyolojik buhranlara alternatif çözüm olarak görülürken, destek veren platformların sayısı her geçen gün artmakta. Peki Türkiye’de sosyal girişim kavramına bakış açımız nedir ve biz neler yapıyoruz?

Toplumsal bir soruna fayda sağlama amacıyla sürdürülebilir çözümler üretmeyi hedefleyen “sosyal girişim” kavramı, Türkiye’de son yıllarda oldukça sorgulanan ve kavram karmaşası yaratan bir olgu olarak hayatımızda yer etti. “Sosyal Girişim“ kavramının yanı sıra “Sosyal Girişimcilik”, “kâr amacı gütmeyen kurumlar”, kapsamı ve değerlendirme kriterleri, “STK’lar sosyal girişimcilik olgusu içerisinde yer almalı mıdır almamalı mıdır?” gibi sorular soyut bir tartışma ortamı yaratmakta.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de girişimcilik; ekonomik ve toplumsal yönleri göz ardı edilmeyerek çeşitli platformlar, STK’lar, vakıf ve dernekler tarafından destekleniyor. Girişimcileri yönlendirmek ve girişim sayısını artırmak, projelerine destekleyici altyapı ile yardım etmek bu oluşumların birincil görevi. Proje sahiplerini doğru yönlendirmek ve her şeyden önce “sosyal girişim” olgusunun doğru bir şekilde toplumda kabul görmesi, elbette gelecekte yapılan birçok işin daha verimli sonuçlar doğuracağının göstergesi. Bu doğrultuda girişimciler toplumsal bir sorunu sahiplenerek topluma çözüm odaklı değer katma, sektörler arası istihdam yaratma gibi bir rolü görev ediniyor. 1980’lerden itibaren uygulanmaya başlayan destek oluşumları; 90’larda hız kazanıp 2000 sonrasında atağa geçmeye başlayarak sosyal girişim kavramının hızla hafızalarda yer etmesine ve sahada çalışmalar yürütülmesine zemin hazırlıyor.

Sosyal girişim olgusu için önemli olan; mali, yasal ve işlevsel altyapıyı güçlendirmek ile sosyal  yatırımların ve uluslararası bağlantıların önünü açmak. Türkiye’de dünyada olduğu gibi herhangi bir yasa tanımı bulunmasa dahî kalkınma planlarında sosyal girişimi destekleyecek yatırım projelerine ve destek fonlarına yer veriliyor. Rekabet gücünü ve iş pazarını artırmaya yönelik teşvik çalışmaları destekleniyor. 2014’ten itibaren girişimciliğin ders konusu olarak eğitim sisteminde yer alabileceği ve Ar-Ge faaliyetlerinin artışına yön vereceği gündem olmuştu. Başarılı işletmelerin kurulması ve bu çalışmalar dahilinde sürdürülebilir bir fayda ile büyüme sağlanacağı ön görülmeye başlandı.

Geç de olsa Türkiye’de birçok verimli sosyal girişim projesinin bulunması ve işlevsel bir şekilde yürütülmesi umut vaat eden bir süreci de beraberinde getirdi.  Şu anda halihazırda sosyal girişim projelerine destek veren 30’dan fazla kuruluş mevcut. Türkiye Girişimcilik Vakfı girişimcilik kültürünün yaygınlaşması ve gençler arasında kariyer seçeneği haline gelmesi için çalışıyor. Endeovar Türkiye, SOGLAB, Sosyal Girişimciler Derneği gibi birçok kurum, girişimci insanları ortak bir hedef için birleştiren çalışmalar yürütmekte.

Birçok üniversitede sosyal girişimcilik kavramına yönelen, girişimcileri doğru platformlara yönlendiren sosyal inovasyon merkezleri çalışmalar yürütüyor. Sosyal girişimciler için fikir alışverişi sağlayabilecekleri ve maksimum verimle çalışıp network kurabilecekleri bir ortam sunan ortak çalışma alanları mevcut.

ASHOKA‘da 27 tane Türk girişimci sahip oldukları farkındalık ile kadın istihdamından tutun da çevre sorunlarına, engelli vatandaşların sosyal yaşama kazandırılmasına milyonlarca bireyi spora teşvik ederek bağışçılığa yönlendirmeye ve daha birçok kitlesel soruna karşı duyarlı olmaya davet ediyor.

Durum böyle olunca Türkiye için önemli bir potansiyele sahip olan bu kavram sektörler arası iş birliğini oldukça büyütmüş vaziyette.

Son yıllarda gerçekleşen birçok proje ortaya koydukları verim ile sürdürülebilirliğe dair umut yaratmış durumda.

Yapılan araştırmalar sonucunda Türkiye’de girişimcilerin;

  • Katılımının yüzde 2 oranında genişlediği
  • Eğitim seviyelerinin yükselmeye başladığı
  • Kadın girişimcilerin hızla artmaya başladığı
  • Kadın istihdamı üzerine çalışılan projelerin arttığı
  • Üniversitelerin sosyal inovasyon merkezlerine ilgilerinin arttığı
  • KOSGEB ve fon sağlayan kuruluşlara başvuruların arttığı
  • Sosyal girişimcilik üzerine yapılan çalışmaların ve yüksek lisans programlarının ilgi gördüğü
  • Varolan girişimcilik vakıf ve kuruluşlarına katılımın arttığı

gibi pek çok  sonuç gözlemleniyor.

Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki doğru yönlendirmeler ve iş birlikleri ile birçok soruna uzun soluklu çözümler getirmek zor değil. Girişimcilerin verimli çalışmalar yürütmesi, yapılan tüm sektörlerde olumlu sonuçları gözler önüne seriyor. Eğer bahsettiğimiz destek kanalları çalışmalarını aynı verim ve devinim içerisinde sürdürürse toplumda zayıf yönleri ağır basan; farklı sosyal statüye sahip kitlelerin, çevre sorunlarının, kadın istihdamının ve daha pek çok disiplinden sorunun çözüme kavuşacağını umut ediyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir